YA RAB!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın
darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi
cismanîliğin baskılarından, gönüllerimizi de heva ve heveslerin öldürücü
oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde kibir u gururdan, ibadette
riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda
yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, gurbet atmosferinde içiçe firkat
yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç
yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi
açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp
geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş
av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize
oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli;
bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli
defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi
Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını
göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun.
Sana yönelenlere hep ?Gelin, gelin? diyorsun. Ey Rab! Böyle emekleye emekleye
sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade buyur ?Biz de geldik? diyelim.
Geldik ve Sana, yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevanın imansızlığını,
bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık
duran, masiyetlere meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan,
serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden
muhafaza buyur ya rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan
tavır ve davranışlardan arındır.. ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten,
Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle. Kalblerimizi
gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize
lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY
YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli,
ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık,
havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar lütfuna kalmış...
İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle gelenlerin ilki değiliz,
sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı, bizler de
bu kapının önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında
ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o
kapıdan kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her
gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını duyur.
EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek berat gecesinde binler, yüz binler Senin karşında divan durarak
ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla,
kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli
kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve "Biz geldik" diyoruz. Herkesi ve her
şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak
kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların
içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına
bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden
bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış, Sen
bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki! Sen her şeyin biricik hakimisin ve
hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen içinde en küçük
şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız
bırakmazsın.
EY YÜCELER YÜCESİ!
Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenat kefesi bomboş, pek
çoğumuz itibarıyla bir ihlas bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin,
dünsüz-yarınsız sefil birer halzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her halimizde
alayiş, gösteriş, köpük köpük heva ve heves; sürekli zevk u sefaya, makama,
mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve
hülyaları ekonomi ve refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç,
kalbler kötürüm, basîret ama, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre...
Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz;
idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları
mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları
şaşırtacak marifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri kabul ediyoruz.
EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız
yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve adeta nankörlüğe kilitli; eller
memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur
müfettişi.. yalan revaçta, hıyanet adiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece;
adalet "sayyad-ı bîinsaf"ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane
gibi bir şey; vefa Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede
kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. Makam sevgisi,
şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda adeta
çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü
kurtulamıyor ve mahiyet-i nefsü'l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve
ukba kazancı adına ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plana sahibiz. Kazançlar
kuşağında sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla
teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lanetler yağdırma da ayrı
bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rab! , bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz
edip kendimiz bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar
bahşedecek vüs'atte. Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!
Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen,
devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp
tedavi eden de Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsanîlik
ve gaflet, ibadetlerimizin mana ve özünü alıp götürdü; samimiyetsizlik
dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız,
kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. Var eden Sensin, yok eden
de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi biz etmeseydin biz bu
duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın neşesini tattırmasaydın şu
söylediklerimizi mırıldanamazdık. Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor
ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma
heyecanları uyar.
EY RAB!
Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte
bulun.. iç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi Sensizliğin
zulmetlerinden, zindanlarından halas eyle; halas eyle ve eşiğine baş koymuş
kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma. Senden kalblerimize ışık,
iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize de hulûs istiyoruz.
Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını
duyur.
EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca günahkarın affedileceği bu
mukaddes berat gecesinde bizleri de bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi
açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp
geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş
av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize
oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli;
bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bugüne kadar elli
defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi
Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını
göstermeni diliyoruz.
Ey yüceler yücesi!
Efendimiz Hazreti Muhammed'e, Mualla aile efradına ve bütün ashab-ı güzînine
salat u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya
rabbi!..
Amin amin amin
velhamdü lillahi Rabbil alemine'l-fatiha